
AYŞE UYSAL
1. Ayşe Uysal kimdir? Kendinizden biraz bahseder misiniz?
- Tabi ki. 21 yaşındayım. Lise eğitimimi Ergin Ağaç Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesinde tamamladıktan sonra Uludağ Üniversitesi Yerel
Yönetimler bölümünden mezun oldum. Şuan bir yandan kitabım için
sponsor olan Turan Kuyumculuğa modellik yapıyorum, bir yandan da
bildiğiniz gibi kitap yazmaya devam ediyorum.
2. Kitap yazmaya ne zaman başladınız ? İlk kitabın sürecini ne kadar sürede
tamamladınız?
- Aslında kendimi bildim bileli bir şeyler yazıp çiziyorum. Fakat ciddi
anlamda yazmaya üniversite den mezun olduktan sonra başladım. İlk
kitabım olan Diyelim Öyle nin yazım süreci 2 hafta olup, basım süreci ile
birlikte toplam 2 ay sürdü.
3. İlk okuduğunuz ve en sevdiğiniz kitap nedir?
- İlk okuduğum kitabı ne yazık ki hatırlamıyorum. Kitap okumayı çok
seviyorum bu yüzden de fazla kitap okuduğum için ilk kitabı hatırlamakta
zorluk çekebilirim fakat en sevdiğim kitap Canan Tan ‘ın kaleminden olan
Yüreğim Seni Çok Sevdi ve de En Son Yürekler Ölür. İkisini ayıramıyorum.
4. Düşüncelerinizi ve duygularınızı onca kişiyle paylaşmak nasıl bir duygu? Insanlar
Diyelim Öyle kitabını neden alsınlar?
- Her kelimesinde benim emeğim olan ve düşüncelerimi barındıran bu kitabı
insanlarla paylaşmak , onların yüreklerine dokunmak inanılmaz bir haz.
Bazen sosyal medya dan kitabın içeriklerinden mesajlar alıyorum. “ Ee
sonra?” Ya da ben bir şey paylaşınca “Diyelim Öyle” gibi çok tatlı esprili
mesajlar geliyor. Hiç tanışmamış olmamıza rağmen gelen destekler apayrı
bir sevinç. Olduğum konuma gelmek benim için müthiş mutluluk. Diyelim
öyle çok güzel bir hayat yaşayıp olduğu konumdan öğütler veren
karakterleri değil , bizzat hayatın içinden yaşanılıp düşünceler ve duygular
beraberinde tecrübelerini aktaran karakterleri yaşatıyor. Ve sıradan
görülüp değinilmeyen ama okuyunca “ inanmıyorum, benim yaşadığım
şey” dedirtecek çok fazla konu yer edinildi. Ayrıca çok fazla sıkmadan , kısa
sürede okuyup bitirebilecekleri tatlı bir hikaye olduğuna inanıyor ve
beğenmelerini umut ediyorum.
5. Şuan da yazarlık yapıyorsunuz. Fakat biyografinizde ayrıca oyunculuk ve modellik
te yazıyor. Bunlardan da bahseder misiniz?
- Oyunculuk serüvenime aslında annem vesilesiyle başladım. Setler de
büyüdüm diyebilirim. Bu yüzden oyunculuk benim için kaçınılmazdı.
Severek büyük bir aşkla yapıyordum. Ama belli zaman sonra kendimi
bilmeye başladığımda oyunculuğu bıraktım. Modelliğe gelince, bir butiğin
modelliği ile başladım. Ardından bahsettiğim gibi sponsorum olan Turan
Kuyumculuk ile böyle bir serüvene devam ettim. Ama şuan tamamen
yazarlık üzerine her şeyim . İlk kitap çıktı bırakayım olmuyor , yazmak bir
tutku , bırakmak mümkün değil. İkinci kitabı yazmaya başladım bile.
6. Kitabınız hakkında her türlü yoruma açık mısınız?
- Tabi ki. Zaten aksi halde bu sektör de de diğer sektörler de de tutunamaz
insan. Kitap çıktıktan sonra insanların düşüncelerini heyecanla beklemeye
başladım. Hatta kitabı alanlara okuduktan sonra iletişime geçmelerini rica
ettim. Kusurlarım ve hatalarımı öğrenmeyi bunları da düzeltmeyi
seviyorum. Bu radde de ego tamamen devre dışı kalmalı. Kaprisli bir insan
değilimdir. Had aşılmadığı ve saygısızlık yapılmadığı sürece seve seve fikir
alışverişi yapmayı da gelen iyi kötü yorumları da seviyorum. İstiyorum ki
yüreklerine dokunduğum herkesle iletişim kurabileyim.
7. Bu süreçte en büyük destekçiniz kim oldu?
- Ailem benim her zaman destekçimdir. Ama bu süreçte ailemin yanında bir
de sponsorum Mustafa Turan benim en büyük destekçim oldu. Umudumu
yitirdiğim anda beni hep motive etmiştir. Onu tanımak benim için büyük
şans. Bir insan için iyi ki diyebilmek zor ve zaman isteyen bir şeydir ama
Mustafa Turan hayatımda her daim iyi ki diyebileceğim bir abi oldu bana.
8. İlk olarak kitabın adını mı belirlediniz yoksa hikayeyi mi?
- Diyelim Öyle aslında ilk Uzaydaki Mavi Gözlü Çocuk’ tu. Hikayeyi oluşturup
bir okur olarak tekrar son halini okuduğumda asıl hikayenin bu iki kelime
olduğunu gördüm. İsminin hoşuma giden en güzel kısmi da şu oldu, basım
sürecinde ismini soranlara söylediğimde anlamsız ve absürt gelmesine
rağmen beni kırmamak adına cümlelerini seçen insanların kitabı
okuduktan sonra ki tepkileri hem eğlendirdi hem de sevindirdi. Çünkü
biliyordum ki anlamsız geliyor ama okuduktan sonra hikaye zaten oymuş
diyor insanlar. O yüzden önyargı denilen şeyi bu durumda kullanmak için
acele etmesinler derim.
9. Diyelim Öyle gerçek bir hikaye mi yoksa kurgu mu?
- Kitabı yazarken çoğu yerlerinde yaşadığım olaylara değindim. Fakat o
olaylar içinde de ufak kurgular yaptım. Mesela günümüzdeki en can acıtan
konulardan biri olan kadın a şiddet e değinirken yaşamadığım bir olay
olmasına rağmen yazmakta çok zorlanıp hatta yazmayı bırakıp ağladığımı
bilirim. Bütünüyle baktığında %70 benim hayatım diyebilirim. Üniversite
de ki tecrübeler, yaşanılan aşk, ilişkiler, fedakarlıklar.. Değinmek isteyip
içimde kalmadan içimde yaşadığım aşk beraberinde bir çok konuyu ele
aldım. Bursa da ki arkadaşlarım a kitapta bahsedilen mekanları gösterince
betimlemelerinin aynısı ya da çok başka olduğunu söylüyorlar mesela. Bu
ayrıntı bile muazzam.
10. Son olarak “ Aşk" sizin için ne ifade ediyor? Hiç aşık oldunuz mu?
- Aşk... Her şey aslında. Ben annesine aşık bir kızım. Çok şeye aşk
duyabilirsin. Elbiseye, çiçeğe, kediye, abiye, babaya.. Aşkın içine tutku
girince karşı cinse olan aşk başkalaşıyor ve diğerlerinden ayrılıyor bence.
Çok sevdim ama aşık olduğumu zannetmiyorum. Çünkü aşk kanatmaz,
yaralamaz, hayat almaz ya da hayal öldürmez; aksine hayat verir, huzur
getirir. Platonik yaşanılan duyguları büyütme taraftarı değilim. Bu yüzden
aşık olduğumu zannettiğim çok olsa da âşık oldum diye söyleyebilmek
mümkün değil.